31 Aralık 2015 Perşembe

Ayşe Kulin-Nefes nefese- Kitap köşesi # 32




Herkese merhaba!
   Senenin son günlerine bir kitap daha sığdırdım ve onuda bitirdim okudum.Yine lise zamanımda almış olduğum ve bu zamana kadar okumadığım bir kitaptı.Ayşe kulin'den nefes nefese.
  Geçmişte yaşanan olaylardan esinlenerek yazılmasıda çok etkileyiciydi.Zor zamanlarda kendi hayatları pahasına da olsa başka insanların hayatlarını kurtarabilmek için elinden gelen insanların mücadele etmesi, hangi zaman diliminde olursak olalım bazı insanların içinde kocaman yürek taşıdığını ve insanlığını yitirmediğini görüyoruz.

Tanıtım bülteninden:
   Tarihi ve güncel gerçekleri kurguyla harmanlamaktaki ustalığı ile bilinen Ayşe Kulin, Nefes Nefese adlı bu romanında okurlarına bir kez daha dünyanın farklı bir yüzünü aktarıyor, İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşanan bir öykü Nefes Nefese. Avrupa'yı kasıp kavuran ve tarihin en acımasız gerçeklerinden biri olan Nazizm'i, dönemin Türk diplomasisinin korumaya özen gösterdiği ince dengeyi ele alırken, bu tarihi planın ön yüzünde de Osmanlı vezirlerinden birinin kızıyla evlendiği Yahudi gencin aşkını ve kaçışını da dile getiriyor. Son dönemlerde yazılmış, bireylerin tarihi ile insanlığın tarihi arasındaki o kaçınılmaz kesişime ışık tutan en önemli romanlardan biri olan Nefes Nefese, usta bir yazarın başyapıtları arasında yer almaşım da haklı çıkartıyor böylece. Her zamanki sürükleyici anlatımı ve ustalıklı kurgusuyla Ayşe Kulin bir kez daha, okurlarının gösterdiği ilginin nedenini açıklamış oluyor.


    Ayşe kulin'in o kadar akıcı bir dili var ki okurken sizi sıkmıyor. Gereksiz sözcüklerle laf kalabalığı yapmadan yalın bir şekilde anlatıyor. Kitap gerek konusu gerekse akıcı diliyle su gibi akıp geçiyor elinizden. Kitabın adı gibi gerçekten nefes nefese okuyorsunuz. İnsanların korkularını, tedirginliklerini yaşıyorsunuz onlarla, duygular çok güzel işliyor insanın içine. Benim severek okuduğum zaman zaman göz yaşı döktüğüm bir kitap oldu. Aranızda okumayanınız varsa bence vakit kaybetmeyin okuyun derim.


 Sevgiyle kalın görüşmek üzere... !

25 Aralık 2015 Cuma

David Nicholls-BİR GÜN - Kitap köşesi #31


Herkese merhaba! 
Daha dün akşam bitirmiş olduğum "Bir gün" kitabını nasıl bulduğumu yazmak istiyorum. Ki ben bu kitaba büyük umutlar bağlamıştım desem yeridir.
Kuzenimin oku bak çok güzel çok duygusal bir aşk kitabı demesi üzerine okumayı baya erteledim.Zira ağlatan duygusal aşk kitaplarını okumayı sevmem.Çünkü biraz sulu gözümdür...

   Unutmadan söyleyim ben bu kitabın  filminide izlemiştim. Vallahi film daha duygusaldır daha etkileyiciydi.En azından gözlerimi yaşartmıştı :)

Arka kapak yazısı :
'Seni kırkında hayal edebiliyorum', dedi sesinde imayla.' Şu an bile gözümde canlandırabiliyorum.' Genç adam gözlerini açmadan gülümsedi. 'Devam et.'


Yıllardan 1988 günlerden 15 temmuz'dur ve Dexter ile Emma henüz tanışmıştır.Ama birlikte geçirdikleri tek bir gün, sürekli birbirlerini düşünmelerine yetmiştir.


"Her okuyucu bu kitaba aşık olacak. Ve her yazar bu kitabı kendisinin yazmış olmasını dileyecek."
_Tony Parsons

"Bitirmek üzereyken kitabı göğsüme bastırdığımı ve üzerine iri bir gözyaşı damlattığımı  söylemekten utanmıyorum."
_The times

"Bir gün'ün yanında bir sağlık uyarısı verilmeli: Bu kitap ciddi derecede bağımlılık yapabilir."
_Belfast Telegraph

"Enfes bir aşk hikayesi."
_Sunday herald

"Bu kitabı sevmeyecek tek  bir kişi bile düşünemiyorum."
_BBC


Evet kitabın arkasındaki yorumlarda böyle....
 Ama beni gerçekten hiç etkilemeyen bir kitap oldu bu. Emma ve dexter bir gecelik bir ilişki yaşarlar ve ondan sonra ki günler hep birbirini düşünürler. Ama bir türlü sevgili olamazlar.Dexter çok çapkın biridir ve  bir çok sevgilisi olmuştur.Emma ise zaman zaman başka insanlarla ilişki yaşasada aklı hep dexter'dadır. Ama onlar sırdaştır yakın arkadaştır dosttur.Şöyle bir şey var ki bu kitapta. Hep 15 temmuz gününü anlatıyor. Tanıştıkları günden itibaren her senenin 15 temmuzu...  Hal böyle oluncada dexter'ın ve ya emma'nın yaşadığı olay hep yarıda kalıyor. Ve bir sonraki seneye geçiyor yazar. Yani hep bölük pörçük kısa kısa hayatının hep bir günü anlatılan bir kitap.
    İşte bu yüzden duygular tam olarak yansıtılamamış diye düşünüyorum.Uzun senelerin arkadaşlığından sonra evlenen emma ve dexter'ın o özel günlerine dair bir hikaye bile yok.Evlilik hazırlıklarından bahsederlerken bir bakmışsınız bir sene sonrasına geçmiş yine... Emma'nın ölümü bile o kadar duygusuzca ki  bu kitabı okuduğum zamana yazık diyorum gerçekten...İşte emma'nın ölüm cümlesi" sonra emma mayhew ölüyor,düşündüğü ve hissettiği her ebediyen yok oluyor."
   Arkadaş bir sürü ilişki yaşa senelerce arkadaş dost kal sonra evlen, Evlenme ayrıntılarını anlatma o duyguları hissettirme sonra hemen emma'yı böyle duygusuz cümlelerle öldür.Ve sonra adam yine başkasıyla ilişki yaşasın.Kitabıda Dexter'ın emma ile ilgili hatıraları ile bitir.
   Ne anladım bu işten ben.HİÇ. 
Böyle saçma sapan sözde aşk kitabı sözde duygusal bir kitaptan sonra gerçekten aşkın acının anlatıldığı duygusallığın dibe vurduğu bir kitap okuyup böğüre böğüre ağlamak istiyorum diye düşünmeden geçemicem.

Aranızda bu kitabı okuyan varsa lütfen yorumlarını yazsın gerçekten merak ediyorum sizler ne düşünüyorsunuz.
Sevgiyle kalın görüşmek üzere!

24 Aralık 2015 Perşembe

Bitenler ve çöpe gidenler


Herkese merhaba ! 
2015'in son bitenleri ile yine buradayım.Her zaman ki gibi uzun bir bitenler yazısı olacak ama bir dahaki sefere bu kadar uzun süre beklemeyeceğim.Gerek yazmak açısından gerekse saklamak açısından zor oluyor. Artık ya üç aylık olarak yada belli bir sayı belirleyip o şekilde bitenler yazısı yazmayı planlıyorum ...
Neyse gelelim yorumlarıma...





Evidence parfüm seti: Güzel hafif bir çiçek kokusuna sahip çok severek kullandım kalıcığı da oldukça iyi özellikle kıyafetlerde günlerce kokusunu alabiliyordum. 
Duş jelide güzeldi oldukça bereketli bir üründü ama losyonu için aynısını söyleyemeceğim zira kokusu çok çabuk değişti. Parfüm yorumumu ayrıntılı  merak edenler buraya tıklayabilirler.



Cyrene moisture boost hyrating facial tonic: Cyrene'den kullanmaya başladığım ilk ürünlerden biri. Cildi yatıştırıyordu çok severek kullandım tekrardan alırım.Şu an cyrene'den başka bir tonik kullanıyorum daha sonra buna dönmeyi düşünüyorum.Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.

Bio-oil: Çok düzenli kullanmadığım bir üründü bi hafta kullandıysam bi ay kullanmadım o derece düzensiz bir kullanımdı yani.. O yüzden çatlakları iyileştirme özelliği konusunda bir şey diyemeyeceğim ama sanmıyorum faydası olsun... Sadece cildi güzel nemlendiriyor.Kokusunu ise sevmedim.Bir daha almayı düşünmüyorum çünkü vücuduma yağ sürmek biraz zor geliyor bana...
Decubal: Roaccutane kullandığım zamanlar tek kurtarıcımdı.Kesinlikle süper bir iyileştirme özelliğine sahip. Tekrardan almayacağım çünkü bu anormalin üstünde dudak çatlakları yaşayanlar için.Tekrardan roaccutane kullanırsam (ki inşallah kullanmam) o zaman tekrar alırım.Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.



Skincode 24h cell energizer krem : Skincode markasını seviyorum.Günlük olarak kullandığım güzel bir nemlendiriciydi. Tekrardan almak isterim ama farklı markaları ve kremleri denemek istediğim için uzun bir süre almayı erteliyorum. Yazısını merak edenler buraya tıklayabilirsiniz.
Clinique pore refining solutions: Bana göre bir işe yaramayan bir serum.Zaten deneme boyuydu tam boyunu almam. Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.
Clinique smart serum: Güzeldi ama olmazsa olmaz değildi. Tekrardan almayacağım.Gerek fiyatından gerekse elimden geldiğince uygulamaya çalıştığım cruelty free kararımdan. Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.
Skincode firming eye zone gel : Güzeldi ama çok daha güzellerini bulacağıma inanıyorum. O yüzden tekrardan almam. Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.



The balm apples palet : CIDER rengini bayılarak kullandım paletteki en sevdiğim renkti aslında uzun zaman önce bitti. Şimdi sıra başka bir renkte istikrarlı kullanıcıyımdır:) Cider pembe alt tonlu bir nude renkti çokta güzeldi ama bitti Keşke bu cider tek olarak satılsa diyorum :)
 The balm  apples paletini merak edenleri buraya alalım.
Nuxe reve de miel baume levres lip balm : Mis gibi kokusuyla güzel bir lipbalmdı ama her zaman derim benim için bir medplus değil :) Bir daha almam çünkü farklı lipbalmlar denemek istiyorum :)Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.
Golden rose kajal stick: Severek kullanıyordum.Bitmedi ama malesef çöpe gidiyor çünkü yerinden çıktı ve sürmek çok zor zangır zangır oynuyor. Yeni bir siyah kalem almam lazım :) Buraya tıklayarak yazısını okuyabilirsiniz.
Maybelline dream freh bb krem: Severek kullanıyordum ama sanırım artık sıkıldım. Şu an elimde açık bir tane daha var kullanıyorum. Oda bitince bir daha almak istemiyorum en azından uzun bir süre... Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.
Bee beauty güllü el kremi: Hiç sevmedim ve bir daha almayı düşünmüyorum.Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.
Benri sun güneş kremi (yüz): Cildimin çok çok kuru olduğu zamanlar (rouccutane zamanları ) Çok severek kullandım. Yüzüm kendine gelmeye başladığında ise çok yağlı gelmeye başladı.Ama glowy görünüşünü de sevmiyor değlim :) Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.


 Franziskus  ayak kremi:Kokusu haricinde sevdiğim bir ayak kremiydi. Hafif yapılı olması nedeniyle sıcak havalarda kullandım.Memnunda kaldım.Bir daha alabilirimde alternatifleri deneyebilirimde.Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.
Avon sensuelle vücut losyonu: Güzel bir kokusu vardı ama uzun zamandır beklediği için ne yazık ki bozuldu.Atmak zorunda kaldım.Elimde avondan iki tane daha vücut losyonu var.
Excipial lipo emülsiyon: Çok güzel bir kokusu var bebek kokusu gibi.Cildiye doktorum vermişti. Elimde yanlış hatırlamıyorsam 3 şişe daha var. Çok yağlı bir yapısı var ve çok güzel nemlendiriyor bir gün boyunca o nemi hissediyorsunuz.
Hobby el ve vücut losyonu: Kaç tane bitirdim hatırlamıyorum. Aklıma estikçe alıyorum beni çocukluğuma götüren koku çok güzel kokuyor.
Avon senses refreshing lagon vücut losyonu: fresh bir kokusu vardı güzeldi.Bu değil ama başka bir çeşidini deneyebilirim.
Cecile deodorant: Kokusunu seviyorum güzel tekrar alabilirim.
Lovely Spring hugo: Büyük markaların deodorantlarını yapan bir firma.Bir parfümeride kokusunu duymuştum hoşuma gidip almıştım. Kokusu gayet güzel.


Garnier neem arındırıcı yüz yıkama jeli:Memnun kaldığım bir temizleme ürünüydü elimde bir tane daha var. O da bittikten sonra almayacağım çünkü farklı markaları denemek istiyorum. Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.

Dove saç bakım kürü: Kullanıldığı sürece saçların kırıklarını yapıştırıyor.Onun haricinde bir numarı yok.Bir daha almam.Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.
Loreal elseve saç yağı : Güzeldi kokusuda gayet iyi bir saç bakım yağı idi.Ama bir daha almayacağım.Saçlarım için artık hindistan cevizi yağı kullanıyorum.
La roche posay effaclar jel: Cildimin çok kuru olduğu zamanlarda kullanmaya başlamıştım ve hiç iyi gelmemişti çok daha fazla kurutmuştu cildimi. O yüzden fırça temizliğinde kullanıp bitirdim bir daha almam.Yazısı için buraya tıklayabilrisiniz.
Bioxinin deri spreyi:Saç dökülmemi durduran sprey. Çok memnunum.Daha öncede kullanmıştım.Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.



Nivea BB Clean: Bu kadar gereksiz bir ürün daha yoktur bence. Hiç memnun kalmadım.Bir daha almam.Temizleme namına bir şey yaptığı yok. Paranıza yazık derim.Yazısı için  buraya tıklayabilirsiniz.
Cyrene searene skin drink micaller makyaj temizleme suyu: Çok güzel bir üründü makyajı gayet güzel temizliyordu.Tekrar almak istesemde alacağım bir ürün değil.Zira bir makyaj temizleyicisi için fiyatı benim bütçemi aşıyor.Kampanya olursa yada bir set içinde direk alırım o ayrı :) Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.
Benri koyu ojeler için aseton: Hiç beğenmedim. Koyu renk ojeleri parmaklarıma ve tırnaklarıma iyice bulaştırıyordu.Birde onları temizlemekle uğraşıyordum.Bir daha almayacağım.
Parmex aseton: Bu zamana kadar kullandığım en güzel aseton bence başka arayışa gerek yok parmexle devam edeceğim.


Revox şampuan: Memnun kaldığım bir şampuandı saçlarda gözle görülür uzama sağladı.Tekrardan alırım.Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.
Aplus saç kremi: Bimlerde satılan bir saç kremi.Açıkçası saç kreminde ne marka kullandığımın bir önemi yok saçlarımı yumuşatsın taranması kolay olsun yeterli.
Hask mono oil şampuan: Güzel kokulu bir şampuan ama ince telli ve hacimsiz saçlara önermiyorum.Yani benim saçıma uymayan bir şampuan oldu.Almasamda kokusunu gittikçe koklayacağım :) Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.

Ve bir sürü tester.Hepsini tek tek yorumlamayacağım hepsini severek kullandım.Hatta elimdeki serum bitince missha'nın serumunu alabilirim.


Avon duş jeli: Avonun duş jellerinin kokusunu seviyorum.Elimde bir tane daha vardı bitmesine az kalmıştı ama onun bitmesini bekleyemedim.
Arko nem sabun: Duşta kullandım kokusu çok güzel ama koku hiç kalıcı değildi.
Badem yağı: Saç bakımına tekrardan başladım o yüzden bol bol badem yağı tüketeceğim sanırım.
Hürrem hamam otu: Ağdadan sonra kullanıyorum kılların çıkmasını geciktiriyor. Memnunum elimde yedekleri mevcut. Yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.


White glo: Dişleri gerçekten beyazlatan bir diş macunuydu.Tekrardan almam yenilerini deneyeceğim.
Farmasi beyazlatıcı misvaklı diş macunu: Bu diş macununuda severek kullandım bunun beyazlatma etkisi white glo'ya göre çok daha azdı. 
Listerine ağız çalkalama suyu: Çok yakıcı bir tadı var bana göre gözlerimden yaş geliyor. Daha iyi bir alternatif bulana kadar belki tekrar alabilirim.


Ve bir sürü oje... Kırmızı ,bordo ve siyah candır can ! :)



Bir sürü ıslak mendil ve pamuk...

Watsons'ın  sıvı el kreminden hiç memnun kalmadım kokusu hiç yok gibiydi nerdeyse.
Dead fouf sea banyo tuzu: Kullandım ama herhangi ekstra bir özelliği yoktu.Kaya tuzunu kullanmayı tercih ediyorum.

Ve benim aylardır bitirdiklerim işte bu kadar. Kesinlikle bu kadar biriktirmeyeceğim yorumlamakta çok uzun sürdü :)


  Sevgiyle kalın görüşmek üzere... ! :)

18 Aralık 2015 Cuma

HASK MONOI OIL BESLEYİCİ ŞAMPUAN




Herkese merhaba !

Duş alırken ben iki şampuan kullanıyorum. İki şampuan derken aynı anda kullanıyorum anlamında değil tabiki. Bir duşta bunu kullanıyorsam diğer duşta diğer şampuanı tercih ediyorum.
  Bu şampuanı da yaklaşık 2 aydır kullanıyorum sanırım yorumlamak için ideal bir zaman dilimi.  
 355 ml'lik şişesi ile sizi uzun süre idare edeceğini düşünüyorum. Çünkü az bir miktar saçlarınızı temizlemek için yetiyor. Ve o kadar güzel bir kokuya sahip ki bu zamana kadar kullandığım şampuanlardan en güzel kokanı diyebilirim. Hindistan ceviziyle karışık güzel tatlı bir koku şampuana eşlik ediyor ama nasıl tatlı güzel bir kokudur bu tarif edemiyorum. Almayı düşünmüyorsanız bile en azından bir kere koklayın derim :)
    Sülfatlar,parabenler,ftalatlar,gluten,alkol ve yapay renklendiriciler içermez.İçeriğindeki yumuşatıcı monoi yağı, tahiti gardenyaları karışımı ve hindistan cevizi yağı saçı nemlendirir ve güçlendirir.Saçları nazikçe temizlerken en cansız saçları bile tazeler yeniden canlandırır. Tüm saç tipleri için idealdir. 

     Öncelikle söylemeliyim ki yaklaşık 3 ay önce kullanmayı bırakmış olduğum roaccutan'ın bazı etkileri hala üzerimde. En sevdiğim yan özellik ise saçlarımın yağını almasıydı :)
İşte bu yüzden saçlarım bu aralar kuru olduğundan bu şampuan  güzel nemlendiriyor. 
Ama şöyle bir şeyde var ki ince telli saçlara sahip olduğum içinde saçlarım nemlenirken hacim kazanmak yerine biraz sönük duruyor:) 
   Yani demem o ki bence yağlı saçlar için pek uygun olacağını sanmıyorum.
Bu arada hask markası hayvanlar üzerinde deney yapıyor mu bilmiyorum baktım ama rastlayamadım.Bilgisi olan varsa lütfen paylaşsın benle. 
   Sevgiyle kalın görüşmek üzere... :)

16 Aralık 2015 Çarşamba

Yılbaşı çekilişi



beyazbegonvil çekiliş :)

Stephen King - Medyum- Kitap köşesi #30



Herkese merhaba!
İtiraf etmeliyim ki bu yaşıma kadar ilk defa stephen king kitabı okudum.. İlginç değil mi:) Elimde bir kaç tane daha kitabı var lise zamanımdan önce almış olduğum :) Artık onlarıda en yakın zamanda okuyup yorumlayacağım :)

   Kitabın arka kapak bilgisini yazmak isterdim ama malesef ki yazmıyor.
 O yüzden kendim çok ayrıntıya girmeden kısa bir şekilde anlatmak istiyorum.


İçki sorunu olan bir adamın yaptığı hatalar yüzünden işinden atılmasından dolayı pişmanlık duymasıyla arkadaşının bulduğu bir otelde kış bekçiliği yapmayı kabul eder.
   Bütün bir kış orada ailesi ile kalacak ve otelin bakımını yapıp otele göz kulak olacaktır. Tabi her şey düşündükleri gibi olmaz. Küçük oğulları önsezileri ve ön görülere sahiptir. Daha otele gelmeden bazı görüntüler görür ve  hayali arkadaşının onu korkutmaya çalıştığını zanneder. Otele yerleştiklerinde garip olaylar görmeye başlar ve önceden ölmüş insanlar tarafından zarar görmeye başlayan çocuk ailesine anlatmaya çalışsa da babası inkar eder ve olayları kabullenmek istemez.. Oteli ele geçiren kötü güçler çocuğun babasını da ele geçirmiştir ve çocukla annesinin  oradan kurtulması gerekmektedir.

   Kitabın orjinal adı the shining.Türkçe çevirisi medyum olarak çevrilse de aslında pek uygun bir isimde değil bu kitap için.Stephen king 'i korku roman yazarı olarak çok abartsalarda aslında beni çok germeyen bu kitaba yinede çok kötü diyemeyeceğim.Umarım okuyacağım diğer kitapları beni daha çok etkiler.. 
     Aranızda benim gibi stephen king'e yeni başlayanlar var mı?
 Sevgiyle kalın görüşmek üzere... :)

12 Aralık 2015 Cumartesi

Golden Rose Style Liner Black&Black



Herkese merhaba!
Golden rose'dan almış olduğum bir diğer eyelinerı kaybedince aynı markanın  bu seferde farklı bir çeşidini alıp denemek istedim.
   Diğerini hiç beğenmemiştim  çok sinir stres yaşıyordum o eyelinerı kullanırken.Yorumumu merak ediyorsanız buraya tıklayabilirsiniz.

    

Gelelim style liner yorumlarıma;
  Fırçası çok aşırı ince değil bu yüzden sürürken zorlanmıyorum.
Rengi çok koyu bir siyah ki bu benim en sevdiğim özelliklerinden biri.
Saatler sonra bile renginde bir bozulma olmuyor. 
Sürdüğünüzde direk net bir hat çizebiliyorsunuz cat's eye's liner'daki gibi yer yer boşluklar kalmıyor. 
Kalıcığı gayet iyi akma yada bulaşma yapmıyor.


Benim bu eyeliner hakkındaki yorumlarım böyleydi.Uygun fiyatlı eyeliner arayanlar bir şans verebilir.Aranizda bu ürünü kullanıp memnun kalan var mı? 
Sevgiyle kalın görüşmek üzere!

Cyrene süpriz kutu #3



Herkese merhaba! 
   3. süpriz kutusunuda cyrene bizlere ulaştırdı. Mail geldiği anda hemen siparişimi verdim. Çünkü kullandığım diğer cyrene ürünlerinden memnun olunca bu 3. kutuyada almadan olmazdı:)
    Ayrıca kutunun içeriğini bilmemekte ayrı bir heyecan doğrusu :)


Evet bu kutumuzda böyle:)Bazı arkadaşların yorumlarına baktımda baya hayal kırıklığına uğrayan arkadaşlar olmuş.. Tamam diğerlerine kıyasla biraz farklı bir kutu olmuş ama şöyle bir şey varki önceki kutularda cyrene çok eli açıktı. Ve ben bu firmanın bizleri böyle uygun fiyata böyle güzel ürünlerle tanıştırdıkları için bu kutudada hayal kırıklığı yaşamadım:) Hiç bir firmanın yapmadığı bir şeyi yapıyorlar nankörlüğe gerek yok diye düşünüyorum....





Diğer kutuların içeriklerini merak edenler için;

1. süpriz kutu için buraya

2. süpriz kutu için de buraya tıklayabilirsiniz.


 Sizler ne düşünüyorsunuz bu kutu için ?Sevgiyle kalın görüşmek üzere... :)

8 Aralık 2015 Salı

MİSSHA CİLDE IŞILTI VEREN PİRİNÇ SUYU MASKESİ




Herkese merhaba !
Cilt bakımı rutinime uzun zaman önce eklemiş olduğum ve haftada 2 kere uyguladığım pirinç suyu maskesini yorumlayacağım.
    Cilt bakımımda maske uygularken haftada iki değişik maske kullanıyorum. Ve onları günlere ayırarak bir düzen sağladım.
   Yaklaşık altı aydır düzenli olarak kullanıyorum bunu.


Cilt bakımına önem veren ve araştırma yapanlar bilirler ki pirinç suyu cilt için çok faydalıdır.İçinde B1 ve B2 vitaminleri vardır ve cildi besler.
 Pirinç suyu cilt tonunu ayarlar ve cilde parlaklık ,canlılık ve aydınlık bir görünüm verir.

     Missha'da bu maskeyi stresten ve çevre kirliliğinden dolayı cildi koyulaşmış kişilere,canlı bir cilt isteyenlere öneriyor. 



Yapısı krem gibi çok yoğun.Sürdüğünüzde cildi germiyor maske yüzünüzde kuruduğunda dahi yumuşacık yapısını koruyor.Yıkadıktan sonra ise aydınlanmış,duru ve gerçekten ellediğinizde gayet pürüzsüz ve yumuşak bir ciltle karşılaşıyorsunuz.
     Benim çok severek kullandığım bir maske oldu. Kocaman ebatı ile size çok uzun  zaman yetecek bir maske. 
   Aranızda pirinç suyu maskesi kullanan var mı? Ayrıca pirinç suyu maskelerini evde kendinizde hazırlayabilirsiniz.Yakında onunda tarifini vereceğim:)
    Sevgiyle kalın görüşmek üzere ! :)
 

19 Kasım 2015 Perşembe

Ayşe Kulin-Sevdalinka- Kitap köşesi#29



Herkese merhaba!
  Ben genelde yabancı yazarların kitaplarını okumayı severim  polisiye-gerilim-macera-aksiyon türlerine bayılırım.
Lise zamanımdan beri okumadığım bir yazar olan ayşe kulin 'i okumaya karar verdim.
Elimde bir kaç kitabı daha var çook uzun seneler önce almış olduğum ve hala okumadığım... Dedim bunları okumalıyım artık... Ve seçtiğim kitap sevdalinka oldu...
Arka kapak bilgisi :
Postane binasının yanı sıra, Milli Tiyatro, Hukuk Fakültesi ve civarındaki binalar da yanıyor, yeni patlamalarla bu ateş dansına eşlik ediyorlardı. Rüzgarda uçuşan kızıl saçlar gibi savrulan alevleriyle har har yanıyorlardı. Yandıkça, kırmızı bir fona çizilmiş, simsiyah iskeletlere dönüşüyorlardı. 
     Nimeta, taş kesilmiş, geçmişini seyrediyordu alazların ötesinde. Çocukluğu, gençliği, anıları, sevinçleri, kederleri incelenip uzayarak, bükülerek alevlerin arasında göğe yükseliyor, Saraybosna külleriyle birlikte sağa sola savruluyordu.
    Bosnalı bir gazetecci olan Nimeta, dünya tarihinin en acımasız soykırımlarından birinin yaşadığı Bosna savaşının ortasında kendisi ve ailesi için yaşam mücadelesi verirken, içinde kıyasıya süren bambaşka bir savaşla da başetmek zorundaydı... ''
    Sevdalinka bir kadının kocasına ihanet etmesini ve bosna soykırımı zamanında geçen bir kaç senelik bir zaman dilimini konu alıyor..
  Kitap gerçek olaylardan esinlenip yazılmış.Hatırlayanınız vardır belki.. Ben hayal meyal o katliamları haberlerden hatırlıyorum... 
   Tabi çocuğum o zamanlar savaş çocukların gözünü  korkutuyor duyunca... Ama bu belgesel niteliğindeki bilgiler bile kocaman bir insanın zaman zaman kanını donduruyor... 
   Kitapta çok fazla ayrıntı vermeden üstün körü bile olsa savaşın soykırımın katliamın o kadar acı verici bir şey olduğunu anlıyorsunuz ki zaman zaman gözlerimden akan yaşlara engel olamadım... 
   İnsanların gerçekten nasıl acımasız nasıl vicdansız nasıl kötü olduğunu gözler önüne seriyor  anlatılanlar... Küçücük çocuklara bebeklere ve tüm yaştaki kadınlara edilen tecavüzler... Parçalanan vücutları... Sayıları bilmem kaç bini aşmış öldürülen erkekler... Binlerce işkence edilen insanlar kendi pisliklerinde açlıkla ölüme terkedilenler...
     Bir insanlık ayıbı aslında anlatılanlar... Dünyanın gözlerini kapadığı... Gerçekten acı....Belgeselleri izlediyseniz belki ne demek istediğimi anlarsınız...


FLORMAR 429 numaralı oje




Herkese merhaba!
Bu zamana kadar kullandığım ojelerle ilgili çok bir şey paylaştığımı söyleyemeyeceğim, çünkü kullandığım renkler çok sınırlıdır.(siyah-bordo- kırmızı ve ten rengi)
  Çok nadir olarak da renkli oje kullanırım.Kullanabileceğim çok az sayıda canlı renkleri ayırıp diğer bütün ojelerimi kuzenime verdim.
    Ben renkleri yaz kış diye ayırmıyorum o yüzden 4 mevsim gerek ruj olsun  gerek oje olsun canımın istediği rengi sürüyorum.
    Bu renk çoğu kişiye göre yazlık bir renk :)

Flormar 429 numara her zaman bulabileceğiniz bir seriden.
Örtücülüğü tek katta dahi çok kapatıcı şu anda tırnaklarımda tek kat uygulanmış halini görüyorsunuz.
Kuruma hızı çok iyi çabuk kuruyor ve bulaşma yapmıyor. 
Işıktan dolayı biraz maviye dönük çıkmış olsa bile aslında çok tatlı bir yeşil:)



17 Kasım 2015 Salı

Emily Long Lasting 215 numara dudak kalemi


Herkese merhaba!
 Emily kalemlerini fiyatı ve performansı açısından çok seviyorum.Uygun fiyatlı ve oldukça kaliteli dudak kalemlerinden.
   Şimdi yazısını yazacağım kalemde emiliy'nin 215 numaralı mürdüm rengi diyebileceğim bir renk.
Emily'nin diğer dudak kalemlerine göre bir tık daha sert bir yapıda buda koyu renk olmasından dolayı avantaj çünkü akma ve dağılma yapmıyor dudakta.

Ben bu kalemi bordo ruj sürdüğüm zaman kullanıyorum.Dudağımı bu kalemle çerçeveleyip daha sonrada bordo rujumu sürüyorum(Laf aramızda kullandığım bordo rujumdan hiç memnun değilim yakında onunda yazısını yazacağım)

Bu arada aklınıza şu soru takılabilir bu renk koyu mor mürdüm rengi bordo ile ne alakası var nasıl durur ki diye düşünebilirsiniz ama bordo ruj ile hiç sırıtmıyor.
   Tabi ki başka kalem önerileriniz olursa denemek isterim. 

   Sevgiyle kalın görüşmek üzere... :)

"

11 Kasım 2015 Çarşamba

Ted Dekker- Çember serisi SİYAH-KIRMIZI-BEYAZ-YEŞİL # Kitap köşesi 28





Herkese merhaba!
Bu sefer ki yazım Ted Dekker'dan çember serisine ait.
İlk başta ayrı başlıklar altında yazmayı düşündüm bu yazıyı ama sonradan tek bir postta toplamaya karar verdim.
  Seri 4 kitaptan oluşuyor.
Kitaplar döngüsel halinde işliyor...
Ve yazar işte böyle açıklamış bu çember serisini:
ÇEMBER NEREDE BAŞLIYOR?
 Çoğu kişinin aksine çember serisi tamamen döngüseldir.Yani kitap sıfır olan YEŞİL, hem henüz siyah,kırmızı ve beyazı okumamış olanlar için seriyi başlatır,hem de Siyah ve kırmızı ve Beyazı okumuş olanlar için seriyi tamamlar.Korkmayın hikaye hem çember hemde sıfır gibi kesintisiz işler.
Seçim size kalmış.İster siyah'la başlayıp sonra kırmızı, beyazı okuyun ve yeşil'le bitirin.İster yeşil'le başlayın siyah, kırmızı,beyaz'la devam edin.
Derinlere dalın.
  Ted Dekker


Ben ilk olarak Siyah'tan başladım.
Yani kitap 1 , kötülüğün doğuşu anlatıyor.
Kitap sizi içine öyle çekiyor ki merak ediyorsunuz. şimdi ne olacak nasıl açıklanıcak durumlar diye sürekli okuma isteği duyuyorsunuz.
Ve bu birinci kitapta thomas'ın gördüğü rüyalar  ve öğrendiği bilgiler üzerine  insanları, ablası kara ile ikna etme çabaları ve başlarını derde sokmalarını anlatıyor.Thomas'ın hayatı rüya ile gerçeğin karışmasıyla alt üst oluyor. Thomas yaşadığı iki dünyanın hangisi gerçek hangisi rüya karıştırmaya başlıyor. Her iki dünyadada farklı konumlarda olan thomas'ın üzerine düşen görevler vardır ve bunları yerine getirerek insanlığı kurtarmak için çabalıyor.

    Kitapları özet olarak anlatmayı sevmediğim için bu şekilde kısa ve öz bilgi veriyorum inşallah yetersiz anlatım diye düşünmüyorsunuzdur. Zira kitap özetlerini okumak benim için kitabın süprizini alıp götürüyor...


ÇEMBER KİTAP BİR -

SİYAH :KÖTÜLÜĞÜN DOĞUŞU
Siyah kitabının arka kapak bilgisi:

"Çember serisi, rüyalar ile gerçeğin çarpıştığı, yüksek tempolu bir destan."
Dünyadaki en güçlü adam olmayı düşleyen multimilyarder Valborg Svensson, bunu şiddetle arzulamaktadır. Amacına ulaşabilmek için özel bir aşı haricinde hiçbir şekilde kurtuluşu olmayan bir virüs yaratır. Bu virüs, 3 hafta içerisinde bulaşan kişiyi öldürecektir ve Valborg, bu silahı ona boyun eğmeyen her millet üzerinde kullanmaya hazırdır... Valborg'a boyun eğenler içinse durum elbette farklı olacaktır.

Thomas Hunter ise Valborg'un küresel terörizm planlarını öğrenir ve bu aşının kontrolünü ele geçirmeye çalışırken başı derde girer. Hunter, ıssız ara sokaklarda suikastçılardan ucu ucuna kaçarak, bir binanın çatısına sığınır. Sonra gecenin içinden çıkan sessiz bir kurşun kafasına isabet eder... Ve dünyası kararır.

Karanlığın içinden, kötülüğün kol gezdiği başka bir dünyaya ait şaşırtıcı bir gerçeklik çıkar: Thomas Hunter'ın güzel bir kadına âşık olduğu bir dünya... Ancak uzanıp da kafasındaki kana dokunduğunda, rüyasında bir ara sokakta kovalandığını hatırlar. 


Günün sonunda 3 milyon insan , tarihin en ölümcül virüsünü taşıyor olacaktır ve bu felakete karşı koyabilecek tek bir kişi vardır:Thomas hunter.Ancak dünyanın tek umudu olan bu adam ölmüştür hemde ikinci kez...


Rüya nerede son buluyor, gerçek nerede başlıyor? Ne zaman bir dünyada uykuya dalsa, diğerinde uyanıyor ve her ikisinde de onu bir felaket bekliyor... Hatta belki de kendisinin sebep olduğu bir felaket.

Bazı insanlar dünyanın dengesinin, yaptığımız seçimlere bağlı olduğunu söyler. Şimdi iki dünyanın kaderi de tek bir adamın seçimlerine bağlı.


---------------------------------------------------

ÇEMBER KİTAP İKİ
KIRMIZI :DESTANSI KURTULUŞ

Kahramanımız hunter yine iş başında iki dünya arasında gidip geliyor. Fakat işler bu sefer değişti her şey bir önceki olaylardan daha tehlikeli... Hemde iki dünyada da...
Thomas'ın renkli orman dediği yer yerle bir olmuş kötülük her yere sıçramıştır. Büyük tehlikeler atlatılarak kurulan yeni düzen yani gökkuşağı ormanları da tehlike altındadır.Ve thomas her iki dünyadada kötülükle savaşmak zorunda kalır. Hemde bu sefer renkli ormanın iyileştirici gücü olmadan... Yani bu sefer her şey oldukça zor ve tehlikeledir...
  Ve thomas'ın farkettiği bir şey vardır o da her iki dünyanın ve oradaki insanlarında birbirleriyle bağlantılı olmasıdır.


Kırmızı' nın arka kapak bilgisi:

Gökkuşağı ormanları büyük çapta bir yıkımın eşiğindedir.
Ölüm saçan bir virüs, dünyamızdaki teröristlerce yayılmaya başlamıştır.
Thomas Hunter’ın sabrı tükenmiştir; ölümle randevu için kalan süre üç haftadır ve bu bir olasılık değil, gerçeğin ta kendisidir.
İki dünyayı da kurtarabilecek bir çözüm yolu bulmaktan başka çıkış yolu yoktur.

Siyah’ın akıllara durgunluk veren temposu, Ted Dekker’ın efsane Çember serisinin ikinci kitabı Kırmızı’yla doruğa çıkıyor.
Thomas Hunter en fazla bir ay önce, garsonluk yapan başarısız bir yazarken, şimdi kendini iki dünyayı da çöküşten kurtaracak zorlu bir maceranın içinde bulmuştu. Bir dünyada, ilkel savaşçılardan oluşan bir orduya kumanda eden, savaşlarda yaralanmış bir general; diğerinde ise durdurulması mümkün olmayan bir virüsle küresel bir kaos yaratma niyetinde olan teröristleri alt etmeye çalışan bir adam.
Yıkımın eşiğinde iki dünya. Akla hayale gelmeyen bir çözüm.
Rüya ile gerçeğin çarpıştığı adrenalin yüklü bir destana hazır olun. Siyah, Kırmızı’ya dönerken artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.


-----------------------------------------------------



ÇEMBER KİTAP ÜÇ

BEYAZ:BÜYÜK TAKİP 

Beyaz'da artık virüs her yere dağılmıştır ve hunter ve kara bunu engellemek için elinden geleni yapmaktadır. İki dünya arasında gidip gelen hunter'ın yapması gereken çok önemli ve tehlikeli işler beklemektedir. Bir yandan virüsi durdurma yolları bir yandan güruh ile aralarında geçen yaşam savaşı... 

  Rachell'ın ölümünden sonra thomas Qurong'un kızı Chelise'ye aşık olur ve onun için başını büyük derde sokar , aşkı için güruhla mücadele eder fakat gürüh onları cezalandırır ve boğulmalarını emreder. Bu boğulma chelise için yeni bir hayattır ve thomas ile yeni bir hayatın başlangıcı olacaktır. Çünkü güruh'un göllerine kızıl sudan karışmıştır. Bu da inanan serserilerin boğulup yeni bir hayata başlamasına sebep olur.
  Olaylar bir tarafta böyle gelişirken diğer dünyada thomas bütün insanlar için kendini feda etmiştir.Ve ölmüştür... Çünkü thomas'ın kanı virüsü durdurmuştur...
   Yine macera dolu bir roman sizi bekliyor kaçırmayın derim... 

Beyaz arka kapak bilgisi:

                                         BEYAZ 
                  Zamana karşı amansız bir takip.
                                        BEYAZ 
                 Geçmişle geleceğin anahtarı.
                                       BEYAZ
                 Ölüme direnen aşkın rengidir.


Dünyaların birinde,hızla yayılan ölümcül bir virüs,bilim adamları ve hükümetlerin yoğun çabalarına rağmen,bütün canlıları yok etmek üzere.Diğer dünyadaysa yasak bir aşk,çember olarak da bilinen direnişçilerin her an sonunu getirebilir.

  Bu iki dünyanın arasındaki tek köprü olan Thomas, birini kurtarayım derken ikisini birden kaybedebileceğinin farkında.Şimdi yaklaşan kıyamet öncesi,onu bir girdap gibi içine çeken duygularından ve olaylarından sıyrılıp tarihi yeniden yazmanın bir yolunu bulmak zorunda.
   
     İki dünyanın kaderi tek bir adamın elinde.Yaşam,ölüm,aşk  hiç bir şey göründüğü gibi değil.Yeşil'deki kaos,siyah'taki dehşet ve kırmızı'daki ihanetten sonra çember görülmedik bir güçle karşı karşıya. Büyük takip'in son saatlerinde verilen bir karar her şeyi sonsuza kadar değiştirebilir.


------------------------------------------------------

ÇEMBER KİTAP SIFIR 
YEŞİL:BAŞLANGIÇ VE SON 

Ve gelelim benim için son kitap olan yeşile yani sona...İsteyen ilk baştada okuyabilir ama bence siyahla başlamak hikayeyi tam olarak kavramak için daha iyi ... İlk önce yeşilden başlarsanız sanki aklınızda dolduramayacağınız boşluklar olacak gibi.. Kısacası ben yeşili sona sakladım... 


Yeşil'in arka kapak bilgisi:

Sonunda çember yeniden doğdu.
Yeşil'e hoşgeldiniz...Kitap sıfır'a ... 
  Yeşil kitap sıfırdır:Çember için hem başlangıç hemde bitiş çizgisidir.
Çember, renklerin dünyasıdır ve bu renklerden yeşil ise baş döndüren hazdır.
  Yeşil kıyamette yaşanan bir aşk ve ihanet hikayesidir.

24 yaşındaki genç Thomas Hunter, bizim dünyamızda ve bizim yaşadığımız zamanda bir gün uyuyakalır ve gözlerini 2000 yıl ileride, kadim peygamberlerin önceden bildirdiği  o korkunç kıyametin yakıp yıktığı başka bir dünyaya ait kara orman'da açar.
Savaş,ihanet,hastalık ve ölüm,yaşayan her canlıyı tehdit etmektedir ve buna engel olabilecek tek bir kişi vardır:Thomas Hunter.

  Dünyanın dengesinin aniden şiddetle sarsılması ise an meselesidir.

 Thomas zamanlar arası geçişi bulmalı ve iki dünyanın da kurtuluş anahtarının gizli olabileceği dünyamıza dönmelidir.

 Daha önce duyduklarınıza hiç benzemeyen bir kıyamet öyküsüne buyurun.Bu kendi tarihimizle ilişkili, öylesine şaşırtıcı bir öykü ki başka bir dünyada olduğunuzu unutacaksınız.